Ptosis (Göz Kapağı Düşüklüğü)
Göz kapaklarının normalden daha aşağı seviyeye inerek gözün önünü kısmen ya da tamamen kapatmasına “Blefaroptosis” veya kısaca "ptosis" adı verilir. Kapak düşüklüğü tek ya da iki, taraflı, simetrik ya da asimetrik , doğuştan (konjenital) ya da değişik nedenlere bağlı olarak sonradan (akkiz, edinsel) ortaya çıkabilir.
Ptosis olgularında kapak düşüklüğü yanısıra yorgun bir yüz ifadesi, göz kapaklarını açmakta zorlanma bu hastaların temel yakınmaları arasındadır.
Hastalar kapak düşüklüğünü farketmeyerek göz kapağı düşük olan gözünün daha "daha küçük" ya da tam tersine normal olan diğer gözünün "daha büyük" olduğu yakınması ile hekime başvurabilirler.
Aynı şekilde özllikle ileri yaşlardaki olgular üst tarafı tam göremediklerini, görmek için zorlandıklarını ve sürekli kaşlarını kaldırmaktan yorulduklarını ifade edebilirler.
Normal bir kişide, yaşa ve ırka da bağlı olarak üst göz kapağı kenarı normalde korneanın (gözün renkli kısmı) üst kısmını 1-2 mm kadar örter. Ptosis durumunda bu örtülü kısım artmıştır ve bazı olgularda göz bebeğinin önünü tam olarak örterek görmeyi engelleyebilir.
Özellikle iki taraflı düşüklük olan hastalarda görebilmek için baş geriye doğru atılmış (anormal baş pozisyonu) olabilir. Yine ptosisi kompanse edebilmek (düşük kapağı kısmen kaldırabilmek için) için alın kaslarının kasılması ile kaşlar anormal şekilde yukarıya kalkmış olabilir.
Kapak düşüklüklerinin doğuştan olan şekli konjenital ptosis olarak adlandırılır. Konjenital kapak düşüklüğü tamamen raslantısal olduğu gibi kalıtsal faktörlerle ailesel de olabilir. Ptosislerin özel bir formu “Blefarofimosis” olarak adlandırılır. Bu olgularda kapaklar da çok küçük ve kısadır ve bu çocuklar uzak doğuluya benzer. Blefarofimosis çoğunlukla kuvvetli bir genetik (kalıtsal) geçiş gösterirler. Blefarofimosis karmaşık bir sorun olup tedavisi de karmaşık ve güçtür, birden fazla cerrahi gerektirebilirler.
Kapak düşüklüğünün temel tedavisi cerrahi olup, konjenital ptosis olguları genellikle 3-4 yaşlarında ameliyat edilirler. Ancak düşük olan kapağının gözün önünü tam kapatması nedeni ile göz tembelliği gelişme riski önemlidir. Bu durumda çok daha erken cerrahi önem kazanır. Ayrıca cerrahi öncesi ve sonrasında ambliopi (göz tembelliği) ile mücadele önemlidir.
Özellikle iki taraflı doğuştan kapak düşüklüklerinde anormal baş pozisyonu (başın sürekli geriye atılmış olması) da çocuğun gelişimini etkileyebileceğinden ve de kalıcı anatomik bozukluklara neden olabileceğinden cerrahiyi öne almayı, erken cerrahiyi gerektirebilir
Bazan göz bebeğinin önünü tam kapatmasa da ptotik gözde sık olarak eşlik edebilen astigmatik kırma kusurları yine tembellik gelişimine yol açabilirler. Dikkatli olunmalı, ambliopi (göz tembelliği) gelişme riski hep akılda bulundurulmalı, hem cerrahi öncesi ve hem sonrasında gerekirse gözlük kullanımı ya da iyi gözün planlı kapatılması ile göz tembelliği gelişimine imkan verilmemelidir.
Konjenital kapak düşüklüklerinde ayrıca çocuk ruh sağlığında yaratabileceği muhtemel sorunlar da yukarıda anlatılan riskler olmasa da erken dönemde düzeltilmesini zorunlu kılar. Bu nedenle yukarıda belirtildiği gibi ambliopi ya da diğer risklerin olmadığı çocuklarda planlı konjenital ptosis ameliyatları genellikle 3-4 yaşlarında yapılır.
Konjenital kapak düşüklükleri büyük çoğunlukla göz kapağını asıl yukarı kaldıran kas olan "levator kasının" gelişimsel bozuklukları sonucu gelişir. Özellikle blefarofimosis olgularında kas hemen hiç gelişmemiştir ve hiç işlevi yoktur.
Erişkinlerde çok değişik nedenlerle göz kapaklarında düşme olabilir.
En sık olarak ilerleyen yaşla birlikte göz kapak dokularında oluşan involüsyonel değişimler göz kapaklarının aşağı doğru düşmesine neden olabilir (aponörotik ptosis). Bu olgularda göz kapağını kaldıran kas ve kasın aponöroz kısmı dejenere olmuş, incelmiş, zayıflamış ve yapışma yerinden ayrılmıştır. Özellikle tek taraflı olgularda bazan öyküde minimal bir travma (örneğin geçirilen göz ameliyatı) olabilir. Bu hastalarda tabloya kapak derisinin de aşağı doğru sarkması (dermatoşalasis) eşlik edebilir. Bu durum görme alanına etkisi yanısıra, gözleri sürekli zorlamalı açma hissi, alın ve başağrısı gibi semptomlarla derecesine göre kişiyi az ya da çok rahatsız edebilir. Sadece yüzeyel deri değişimleri sonucu olan kapak sarkmaları gerçek aponörotik ptosisden ayrımlanmalıdır. Çünkü tedavileri farklıdır.
Aponörotik ptosis olgularının tedavisi de cerrahidir, kas onarılır ve güçlendirilir. Operasyon genellikle lokal anestezi ile gerçekleştirilebilir ve genellikle iyi sonuç alınır.
Ayrıca gözkapağı üzerinde yer alan nisbeten büyük bir kitle de (tümör vb) mekanik olarak göz kapağını düşürebilir (mekanik ptosis).
Bunların dışında göz kapağını kaldıran levator kasını etkileyen bazı kas hastalıkları (örneğin myastenia gravis), ya da bu kası uyaran siniri etkileyen (okülomotor 3. sinir felci) bazı nörolojik hastalıklar (serebrovasküler atak) göz kapağının düşmesine yol açabilir. Bunlar özel tetkik ve medikal tedavi gerektirebilirler. Ender olgularda geç dönemde cerrahi tedavi gerekir.
Sistemik hastalıklara bağlı olanlarda altta yatan hastalığın diğer bulguları da gözlenir. Örneğini myastenia gravis de gözü hareket ettiren kaslar da aynı şekilde etkilenmiş olabilir ve çift görme (diplopi) ortaya çıkabilir.
Yine yukarıda belirtildiği gibi tansiyon, şeker gibi sistemik hastalıklar eşliğinde gelişebilen bir felç (inme) durumunda da okülomotor sinir etkilenebilir ve göz kapağı düşebilir. Bu hastalarda okülomotor sinirin uyardığı diğer göz kasları da etkilenir, göz hareketleri bozulur ve diplopi ortaya çıkabilir. Bu olgularda ptosis için genellikle beklenir ve genellikle genel hastalığın düzelmesi ile birlikte ptosis de düzelebilir.
Göz kapağında yer alan ve özellikle gözlerin açık tutulmasında rolü olan sempatik Müller kasını uyaran boyun sempatik sinir zincirinin bir şekilde etkilenmesi durumunda (Akciğer tepe tümörleri, boyun tümör ve travmaları) sempatik ptosis (Horner Sendromu) gelişebilir.
Levator kas ya da sinirini ilgilendiren künt ya da kesici kapak yaralanmaları göz kapağının düşmesine yol açabilirler. Bu durum "travmatik ptosis" olarak adlandırılır. Özellikle kapak yırtılma ve kesilmelerinde ilk acil cerrahinin deneyimli bir oküloplasti cerrah tarafından yapılması ve levator kasının primer onarılması son derece önemlidir.
Yukarıda da belirtildiği gibi olguların çoğunluğunda ptosisler cerrahi tedavi gerektirir. Myojenik ptosisler (myastenia gravis) öncelikle medikal tedavi gerektirir.
Cerrahi karar göz kapağını kaldıran kasın (levator kası) fonksiyon durumuna göre verilir ve olguların çoğunluğunda bu levator kas üzerine cerrahi girişim uygulanır.. Bu kas işlevi ne kadar iyi ise yapılacak cerrahi de o kadar başarılıdır. Eğer levator kası çok zayıf ya da hiç çalışmıyorsa kapağı frontal kasa asma teknikleri (askı cerrahisi) düşünülür. Askı materyeli olarak genellikle kişinin kendi bacağından alınan "fasia lata" tercih edilir. Özellikle erken cerrahilerde, çok küçük bebeklerde silikon askı materyelleri geçici olarak kullanılabilir.
Bebek ve çocukların cerrahisinde genel anestezi zorunlu olsa da, erişkinlerde levator kası ameliyatları intraoperatif ayarlamaya da imkan verdiğinden tercihen ve de çoğunlukla lokal anestezi altında gerçekleştirilir.